İnsanlar ölümsüz olabilir mi?

Araştırmacılara göre insanlık evrenin sonundan bile kurtulabilir.

Doğadaki tüm canlılar eninde sonunda bir gün ölüyor. Bu pek rahatlatıcı bir düşünce değil ama ölüm, yaşamak için ödememiz gereken kaçınılmaz bedel. Bununla birlikte, ilaçlardaki gelişmeler ve teknoloji ilerledikçe, insanların ömrü gittikçe daha fazla uzuyor. Peki insan ömrü uzamaya devam ederse, bir gün ölümsüz olabilir miyiz? Bilim insanlarına göre bu sorunun yanıtı ölümsüzlükten ne anladığınıza göre değişiyor. Fakat, nano teknoloji sayesinde biyolojik yaşlanmanın durdurulması, beyin çipleri aracılığıyla insanların daha akıllı hale gelmesi ve uzay teknolojilerinde gelişmeler sayesinde çevresel etkileri hayatımızdan çıkarmamız çok yakın bir gelecekte mümkün olacak.

Bilim insanları evrenin bir gün sona ermesini bekliyor. Bu  da insanın ölümsüzlüğünün potansiyeli hakkındaki bir gizemi anında söndürüyor. Ancak, bazı araştırmacılar, teknolojideki yüksek gelişmeler ve uzay yolculuğu sayesinde insanlığın evrenin ölümünden sağ kurtulacaklarına inansa da, bugün yaşayan herhangi bir insanın zaten evrenin sonunu deneyimlemesi pek olası değil.

Martínez, “Hücrelerimizin yenilenmekten ve bölünmekten başka görevleri var. Mesela kırmızı kan hücreleri vücudumuzda oksijen taşır  ve bunu yaparken bölünme yeteneklerini kaybetmeleri gerekiyor. Hücreler yaşlandıkça biz de yaşlanırız. Hidralar gibi eski hücrelerimizi öylece atamayız çünkü onlara ihtiyacımız var” dedi.

Ancak, “Örneğin, beyindeki nöronlar bilgi iletir. Bunların değiştirilmesini istemiyoruz. Çünkü aksi halde hiçbir şey hatırlamayacağız” diyen Martínez’e göre, hidralar insan hücrelerinin yaşlandıkça daha iyi işlev görmesi için araştırmacılara yol gösterebilir.

Diğer taraftan, Martínez insanlar  kişisel olarak sonsuza kadar yaşamak istemese de, insanların zaten bir ölümsüzlük biçimine sahip olduğunu açıkladı:

“Her zaman ‘Bence biz ölümsüzüz’ derim. Benim için şairler ölümsüzdür çünkü onca yıldan sonra hala bizimleler ve bizi hala etkiliyorlar. Bu yüzden bence insanlar miraslarıyla hayatta kalıyorlar.”

Bununla birlikte, Guinness Dünya Rekorları’na göre,1997 yılında 122 yaşında hayatını kaybeden Fransız Jeanne Calment, en yaşlı insan olarak tarihe geçti.

Nature Communications dergisinde yayınlanan 2021 tarihli bir çalışmada ise araştırmacılar, insanların maksimum 120 ila 150 yıl arasında yaşayabileceğini bildirdi. Bilim insanları bu noktadan sonra vücutta tam bir esneklik kaybıyla, yani vücudun yeni hücre üretimini durdurmasıyla birlikte sakatlık, yaralanma ve hastalık sayısında hızlı artış bekliyor.

Bu sınırın ötesinde yaşamak için, insanların hücrelerin yaşlanmasını durdurması ve hastalıkları önlemesi gerekiyor.

Fakat yeni çalışmalar, insanların, nanoteknolojiyi içeren gelecekteki teknolojik gelişmelerle biyolojik sınırlarının ötesinde yaşayabilieceğini gösteriyor.

Bu, malzemelerin nano ölçekte, 100 nanometreden (metrenin milyarda biri) altında yeniden tasarlanması anlamına geliyor… Bu kadar küçük makineler kanda dolaşabilir ve muhtemelen hücrelerin zamanla yaşadığı hasarları onararak yaşlanmayı önleyebilir. Avustralya’daki Melbourne Üniversitesi’ne göre nanoteknoloji, kanserli hücreleri vücuttan çıkararak bazı kanser türleri de dahil olmak üzere belirli hastalıkları tedavi edebilir.

Günümüzün modern yaşamında insanların karşısına çıkacak çok fazla yırtıcı hayvan yok. Ancak ölümcül kazalara eğilimliyiz ve iklim değişikliğinin yoğunlaştırdığı gibi aşırı çevresel olaylara karşı savunmasızız. Gelecekte uzun süre hayatta kalmamızı sağlamak için mevcut bedenlerimizden daha sağlam bir vücuda ihtiyacımız olacak. Ancak, teknolojinin bu durum için de bir çözümü var.

Teknoloji ilerledikçe, fütüristler iki belirleyici dönüm noktası bekliyor. Birincisi, yapay zekayı kendini yeniden tasarlayacak kadar akıllı hale geleceği ve insan zekasından çok da üstün duruma ulaştığı  tekillik durumu. İkinci kilometre taşı ise beyinlerimizi tarayabileceğimiz ve kendimizi bilgisayar gibi biyolojik olmayan bir ortama aktarabileceğimiz sanal ölümsüzlük.

Aynı zamanda “Yapay Siz: Yapay Zeka ve Zihninizin Geleceği” (Princeton University Press, 2019) kitabının da yazarı olan Schneider, beynin yükleme sürecinden sağ çıkıp çıkmadığı bir düşünce deneyini anlattı:

“Beyin hayatta kalırsa, o zaman dijital kopya siz olamazsınız, çünkü hala hayattasınız; tersine, beyniniz yükleme sürecinden sağ çıkamıyorsa dijital kopya da siz olamazsınız, çünkü o siz olmazsınız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir